İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2013 Çarşamba

Metrobüs Seyir Defteri - 27.11.2013

      Göt kadar Ayvansaray durağında yüzlerce insan mucize bekler gibi Metrobüsü bekliyoruz. Korkum polisin es kaza buradan geçmesi. Zaten hava yağmurlu birde toma ile uğraşmayalım. İşin kötü tarafı durakta kadınlı erkekli bekliyoruz  Hala şuna bir çözüm bulamadılar yav  görüyoruz otobüslerde kadınlı erkekli yolculuklar oluyor. El ele tutuşanlar filan var. Ayıp kardeşim  
      Ufuktan gelen otobüsün görüntüsü birazda olsa içimize umut veriyor, belki binebiliriz diye düşünüyoruz. Hamdolsun bine bildik. Sağ olsunlar boş otobüs yollamışlar. Otobüsü beklemenin bile marifet olduğu bir şehirde yaşıyoruz amk. Arabamla gidim desem yol gitmiyor trafik ten kitlenmiş her yer. Toplu taşımada da yer yok amk. Ne yapalım biz çıkmayalım mı evden. Homeoffice çalışmaya olsa imkanımız ekmek almak için bile çıkmam dışarı. her gün ayrı bir mücadele amk. Sanki birleşmiş milletlerin Somali ye yaptığı yardımda insanların gıda maddelerine saldırdığı gibi binmek için saldırıyoruz otobüse. 20 yıla yakındır İstanbul u yöneten cemaat kadrosu her boka övüyor da bir yol yaptıkları yok amk.

11 Ekim 2013 Cuma

SAPTAMALAR - Bölüm 2 : Metrobüs

           İstanbul için artık fenomen olmuş sıkıntıdan, stresten, sıkışıklıktan bunalmış insanların artık geyik malzemesine ve günlük dumur detayların yaşandığı bir araç. Sözlük anlamı yok ama tanımlayacak olursak; metro ve tramvay gibi bir yol bandı üzerinde hareket eden otobüs servisi diyebiliriz.
           İstanbul luların bir numaralı ulaşım aracı olan bu otobüs seferi, İstanbulluların bir numaralı geyik malzemesi olmuş durumda dır. Metrobüs te yaşanılan sıkıntılardan bahsetmeyeceğim. Çünkü bunlar normal. Yani yer bulamamak ( yer bulamamaktan kastım otobüse girememek ) durakta saatlere yakın metrobüs beklemek, gelen otobüsün önünüzden teğet geçtiğini görüp el sallamak, hatta halkların birleşmesi diyebileceğim toplu isyan vaka ları filan, bunlar gayet normal, aslında değil ama süreklilik getiren her şey normal kabul ediliyor memleketim de.
            Benim değineceğim nokta bu hatta gün içinde yolculuk yapan insanların artık geyikler peşinde olması. Misal benim gibi. Girin google a bir çok metrobüs geyiği göreceksiniz. İnsanlar da bir yerde haklı çünkü şikayet etmeyle çözülmeyince geyiğe vurup avunmanın peşindeler artık. Ben de öyle yapıyorum, yapacak başka bir şey yok.
            Her sabah aynı manzara olmasına karşın arada değişik olaylar silsilesi olmuyor değil. Mesela günlük rutin görüntü şudur; Herkesin kulaklığı kulağında, elinde akıllı telefon tavuk gibi tek bir noktaya sabitlenmişlik. Çift olan kişilerde geyik, şikayet, tartışma, eylence, dedi kodu. Bazı bölgelerde erkekler kızlar kesişmesi. Ter kokulu yada kokulu insanlardan kaçma mücadelesi. Arada sıkışmış bayan arkadaşların erkek katliamından kurtulma çabası. Birde benim gibi modeller var, Tutunmak amaçlı direkleri elektro gitar klavyesi gibi kullananlar :D ve etraftan toplanan onlarca anlamsız bakış. Bu rutin yolculuk şeklidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu manzaranın -%10 , +%10 u ile karşılaşırsınız.
             Ancak arada bazen değişik durak insanı olmayan tipler gelir. Bu kişiler ya ilk dir yada hakikaten kötü bir gününde dir. Normalde göremeyeceğiniz dumur lar, dalgınlıklar, sakarlıklar ve sonucunda kahkaha ile anlatılacak durumlar. İşte biz artık bu olayların peşindeyiz, pür dikkat takip ve etrafı kesme. Bu gün ne çıkar diye metrobüse binmek ayrı bir psikopatlık ama rutinden kurtulma çabası içinde olan bizler için gayet keyifli bir durum.

7 Ekim 2013 Pazartesi

İstanbul

Islak sokaklı karanlık yağmurlu günlerde güzel olur İstanbul un ıssız sokakları.
Her bir damlanın yere düştüğünü izlemek sokak lambasının altında.
Ve her yudum şarap ta yağmurun ıslak serinliğini hissetmek.
Su damlalarının sesleri arasında gelmeyecek sevgiliyi beklemek gibi bakmaktır uzun sokaklara.

Vapur iskelesinde yağmurun denizi dövmesini dinlemektir İstanbul.
Martı sesleri arasında yağmurdan kaçan insanları izlemek.
Denizin dalgalarıyla kıyıyı okşamasını izlemektir.
Her öfke patlamasında uzaklaşmak isteyip, giderken de ağlayarak özlemektir İstanbul.

Ruhuna yapışan lanet gibi her daim aklında.
Uzanıp ta tutamadığın hayallerin gibi ulaşılmaz olandır İstanbul.