11 Ekim 2013 Cuma

Umut

Umudum kaybolmadı benim
Umutsuzluğun içinde mutsuzluk maskemin altındadır umut benim
Belki gözlerim yaşlı ancak hala beklentilerim var benim
Ve bir gün güleceğim diye bekler dururum ve hala umudum var benim

Gözlerim yollardadır hep
Gidenler dönmez ama gözlerimde umutludur benim
Bazen açım sevgiye sonsuzluk gibi, bazen hüzünlü
Elimde bir sigara ve çayım buharlı camların önünde geçer gecelerim benim

Güneşin doğuşunu bekler insanlar
Hayat denen kavganın galibi olmak için
Ve hayat her gün yeni umutlara gebedir
Ama galibi olmaz bu savaşın, kazananı olmadığı gibi
Ne olursa olsun hala umudum var benim

SAPTAMALAR - Bölüm 2 : Metrobüs

           İstanbul için artık fenomen olmuş sıkıntıdan, stresten, sıkışıklıktan bunalmış insanların artık geyik malzemesine ve günlük dumur detayların yaşandığı bir araç. Sözlük anlamı yok ama tanımlayacak olursak; metro ve tramvay gibi bir yol bandı üzerinde hareket eden otobüs servisi diyebiliriz.
           İstanbul luların bir numaralı ulaşım aracı olan bu otobüs seferi, İstanbulluların bir numaralı geyik malzemesi olmuş durumda dır. Metrobüs te yaşanılan sıkıntılardan bahsetmeyeceğim. Çünkü bunlar normal. Yani yer bulamamak ( yer bulamamaktan kastım otobüse girememek ) durakta saatlere yakın metrobüs beklemek, gelen otobüsün önünüzden teğet geçtiğini görüp el sallamak, hatta halkların birleşmesi diyebileceğim toplu isyan vaka ları filan, bunlar gayet normal, aslında değil ama süreklilik getiren her şey normal kabul ediliyor memleketim de.
            Benim değineceğim nokta bu hatta gün içinde yolculuk yapan insanların artık geyikler peşinde olması. Misal benim gibi. Girin google a bir çok metrobüs geyiği göreceksiniz. İnsanlar da bir yerde haklı çünkü şikayet etmeyle çözülmeyince geyiğe vurup avunmanın peşindeler artık. Ben de öyle yapıyorum, yapacak başka bir şey yok.
            Her sabah aynı manzara olmasına karşın arada değişik olaylar silsilesi olmuyor değil. Mesela günlük rutin görüntü şudur; Herkesin kulaklığı kulağında, elinde akıllı telefon tavuk gibi tek bir noktaya sabitlenmişlik. Çift olan kişilerde geyik, şikayet, tartışma, eylence, dedi kodu. Bazı bölgelerde erkekler kızlar kesişmesi. Ter kokulu yada kokulu insanlardan kaçma mücadelesi. Arada sıkışmış bayan arkadaşların erkek katliamından kurtulma çabası. Birde benim gibi modeller var, Tutunmak amaçlı direkleri elektro gitar klavyesi gibi kullananlar :D ve etraftan toplanan onlarca anlamsız bakış. Bu rutin yolculuk şeklidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu manzaranın -%10 , +%10 u ile karşılaşırsınız.
             Ancak arada bazen değişik durak insanı olmayan tipler gelir. Bu kişiler ya ilk dir yada hakikaten kötü bir gününde dir. Normalde göremeyeceğiniz dumur lar, dalgınlıklar, sakarlıklar ve sonucunda kahkaha ile anlatılacak durumlar. İşte biz artık bu olayların peşindeyiz, pür dikkat takip ve etrafı kesme. Bu gün ne çıkar diye metrobüse binmek ayrı bir psikopatlık ama rutinden kurtulma çabası içinde olan bizler için gayet keyifli bir durum.

10 Ekim 2013 Perşembe

SAPTAMALAR - Bölüm 1 : Uyku

SAPTAMALAR
Bölüm 1: Uyku

            İnsanlığın en büyük ihtiyacı, uğrunda bir çok şeyden vazgeçilen ve tartışılmaz en tatlı şey UYKU. ama uyku kişiden kişiye değişik özellikler gösterir.
             Aslında bağımlılık oluşturmuş bu fiil, bildiğiniz uyuşturucudur. Vücuda nüfuz ettiği an beynimizin vücut kontrolünü kaybetmesi ile bilincimizi kaybederiz.
            Sözlük anlamı olarak Uyku: Tüm memelilerde, Kuşlarda ve Balıklarda Gözlenen doğal dinlenme biçimidir. Evet temel sözlük anlamı olarak karşılığı budur. Geri kalan anlamlar anlatana, yoruma ve özelliklere göre değişir, değişken anlamaların çıkması mümkündür. Ancak kişinin uyku anlayışı vardır ki asıl olay budur!!!

             Yatağa girdiği an uykusu kaçan koltuk koltuk gezen hatta kıçı kırık bir sandalyede dünyanın en rahat uykusunu alan kişilerdir benim hedefim. Aynı kabilenin bir üyesi olarak niye böyle diye sorup ve bu soruyu sorarken bir sandalyenin tepesinde uyuya kalmak her zaman içimi gıcıklamıştır. Neden??? Neden güzel bir yatakta yorgana sarılıp rahat bir yastıkla uyumak varken benim kendinden geçmiş bilincim rahatsız bir biçimde maksimum rahatsız bir yerde mükemmel bir uyku çeker??? Bu rahatsız zihinler rahatsız mekanlarda rahat uyku uyur ???

Metrobüs seyir defteri - 10.10.2013

     Bu gün metrobüs ile değil işe arabamla geldim. Tabi yol boyu trafikte göz göze geldik metrobüs ile. O boş yolda süzülüşünü izledim onun, dışarıdan ne de güzel gözüküyor :D Trafiğin durduğu yerde metrobüs durağına denk gelişimle içerinin ne hezeyan bir yer olduğunu gördüm. Aman Allahım demek dışarıdan böyle gözüküyormuş :D cama yapışmış 4 tane surat görünce şükür duası okudum arabanın içinde rahatım diye. Otobüsü biraz daha zorlasalar otobüs yandan genişlicek resmen :D Dünya gibi elips olacak. Aslında otobüs tasarlayan mühendislerin bunu düşünmesi lazım. Malum çağımızda obezite büyük dert, insanlar haliyle enine büyüyor, bu yüzden otobüslerin de elips şeklinde olması sıkışıklık durumunu biraz olsun rahatlatacaktır :D

9 Ekim 2013 Çarşamba

Metrobüs seyir defteri - 09.10.2013

Zincirlikuyu dan bir adım farkla kaçırdığım bos koltuğun üzerine körükte raat raat gitmeyi planlar ken Mecidiyeköy de nefes alinmaz bir hal alan otobüsün içinden sıkışıp kalmış bir vaziyetteyim. Ne oldu nasıl oldu anlamadım.  Kafamı kaldırıp baktığımda Sağım solum itiş kakış bir vaziyette idi. Birde gözlük buhar yapmaya başladı ki bu en fecisi. Zaten montlar yüzünden 5 kişilik yere 3 kişi sıdığından tam bir kaos ve sauna modu var otobüsün içinde. Buradan hava raporu vermek istesem,  yer yer parçalı bulutlu diye tahmin yaparım :-D

Özgürlük

        Sahip olduklarını bırakıp gidemiyorsan, sahip olduğunu sandığın şeylerin sana sahip olduğunun farkında değilsin demektir.
         Belki bir düşünür, bir ünlü yada herhangi biri bunu söylemiş olabilir. Sadece aklıma böyle bir şey geldi ve yazayım dedim. Gitmeyi düşünüp te gidemeyeceğimi fark ettiğim an aklımdan geçenler sadece.

Metrobüs seyir defteri - 08.10.2103

Metrobüs seyir defteri : her sabah grup halinde gelen otobüs serisinin en sonuncusuna koşup bunda kesin yer vardir diye büyük umut besleyip mutlu sona ulaşmak artik aliskankik oldu. Bu yüzden kosmuyorum hep duragin o ıssız ve yalnızlık kokan köşesinde bekliyorum. Tek avuntum haklı çıkmak. Bu da bana yeter.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Gezi ve sonrası

           Şu son dönemde yaşadıklarımıza bakılacak olursa daha çok kan dökülecek ve onlarca genç hayatını kaybedecek. Sonu gelmeyen adaletin kokusunun olmadığı cadı avına benzeyen mahkemeler ile suçsuz, hakkını arayan gençler yargılanacak. Fiziken olmasa bile psikolojik işkence uygulanacak.
           Neden mi böyle düşünüyorum. Hükumet cephesi dediğim dedik olur ulusalcı ve özgürlükçü kesimi dinlemez ve kaale almazsa daha çok meydanlarda olay olur. Ve bu olaylar neticesinde bir çok gencimiz canından olur. Bunu çok rahat ve alışılmış bir şekilde söylemiyorum, geçmişten gelen ve en son geçtiğimiz aylarda yaşanan olayları göz önüne alarak söylüyorum.
           Son dönem olaylarına baktığımız zamanda karşımız da iki grup var. Birincisi AKP taraftarları ikincisi ise AKP taraftarı olmayanlar. ( AKP taraftarı olmayanlar diyorum  çünkü içinde solcusu var, ulusalcısı var , milliyetçisi var, kürtçüsü var, LGBT üyeleri var, Atesit'i var vb.... ) Aslında biz millet olarak bu tip durumlara yabancı değiliz ama yakın tarih bile olsa tarih bilgimizin olmamasından kaynaklı her olaya sanki ilk defa yaşıyormuşuz gibi yaklaşıyoruz. Daha öncesinde Solcu ve Sağcı diye iki grup vardı. Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bilmeyen ender milletlerdeniz aslında.
            Osmanlı İmparatorluğu zamanında savaşa sokulmak için iki adet alman gemisiyle yapılan tezgah yüzünden büyük bir millet harap oldu. Kar mı ettik? hayır. Şimdide Suriye üzerinden aynı işlem uygulanıyor ve göz göre göre savaşa gidiyoruz.
            En yakın örnek 80 ihtilaline sebep 70 li yıllarda yaşanan olaylar zinciri. Solcular ve sağcılar olarak iki grup çatışması bir milletin gencecik evlatlarının ölmesine, kaosun oluşmasına ve akabinde askeri ihtilale sebebiyet vermişti. Tabi o tarihte yaşamıyor bile olsam konu hakkında bilgi alacak yaşan tanıklarım ve okunacak bir sürü kitabım vardı. Şu dönemde bilinen bir gerçektir ki iki tarafa da silah temin eden ve ülkenin kaosa sürüklenmesini isteyen bir çok dış ve iç destekli gruplar vardı. Hedeflerinde gayet başarılı olan bu ekip aslında bir milletin külli esaret altına girmesine bilerek veya bilmeyerek yardımcı oldular.
           Bu olayları baz aldığımızda yaşananlar yaşanacak olanların resmi gibi karşımızda duruyor. İki grup bir birlerinden ölesiye nefret ediyor. Televizyonlar da sosyal medyada ağzına gelenleri söylüyorlar. Bu durumdan çok ekmek yiyen siyasetçi ve medya mensubu insanlar var. Zaten bir yerde durumu bunlar kucaklayıp götürüyorlar. Isıtıp servis edip bir ülkenin insanlarının bir birlerine düşmesini bekliyorlar, ki oluyor da zaten. Ve bu yaşananların en vahimi de olaylara müdahil olan ve etkilenen insanların çoğunun cahil olması. Ne için yaptıklarını bilmeden körü körüne taraf oluyorlar. Birilerinin dikta etmesiyle etkilenip araştırmadan ve bilgi sahibi olmadan beyinlerini teslim ediyorlar. mantık devre dışı kalmış durumda. Meydanlarda sadece öfke patlaması var. ne hak ne hukuk. Beyinlerde de farklı bir şey yok. Meydanlar ve beyinler doğru orantıda gidiyor.
            Bu gidişatın sonu sadece yıkık bir ülke ile çökmüş zihinler olacak. Kapitalizm in kirli bir oyununda yer olacak olmamız beni üzüyor ve sinir ediyor. Ama elden bir şey gelmiyor, çünkü ülke yönetimi zaten sermayelerin elinde. Daha fazla para için binlerce gencin heba olacak olması sonu belli olan bir filmi ikinci kez izlemek gibi can sıkıcı.

İstanbul

Islak sokaklı karanlık yağmurlu günlerde güzel olur İstanbul un ıssız sokakları.
Her bir damlanın yere düştüğünü izlemek sokak lambasının altında.
Ve her yudum şarap ta yağmurun ıslak serinliğini hissetmek.
Su damlalarının sesleri arasında gelmeyecek sevgiliyi beklemek gibi bakmaktır uzun sokaklara.

Vapur iskelesinde yağmurun denizi dövmesini dinlemektir İstanbul.
Martı sesleri arasında yağmurdan kaçan insanları izlemek.
Denizin dalgalarıyla kıyıyı okşamasını izlemektir.
Her öfke patlamasında uzaklaşmak isteyip, giderken de ağlayarak özlemektir İstanbul.

Ruhuna yapışan lanet gibi her daim aklında.
Uzanıp ta tutamadığın hayallerin gibi ulaşılmaz olandır İstanbul.

6 Ekim 2013 Pazar

Kış

         Son bahar gelmeden kış geldi İstanbul a. Ben daha yaprakların dökülmesini ılık ılık rüzgarları, o yaprakların rüzgarla dans etmesini beklerken birden soğuk geldi. Daha fotoğraf makinesini elime alamadan bolu dan kar haberi geldi.
         Tabi ben hala saf saf bekliyorum bulutların arasından nazlı nazlı süzülen güneş ışığı ile ağaçlardan dökülen sararmış yaprakları. Bu melankolik havayı bekliyorum tam üç mevsimdir. Reva mı bu şimdi?
         Son mevsimde son sevgililerin fotoğraflarını çekmek istiyorum, o gri havada tren raylarından geçen soğuk, metal treni çekmek istiyorum, yıldız parkında kaçamak ve gizli öpüşen sevgilileri görmek o yaprakların ayaklarımın altında ezilirken çıkardıkları sesleri duymak istiyorum. Ama gel gör ki yağmur ve soğuk hava hayallerimi de aldı ellerimden.
         Neyleyim dünya ben seni. Artık bir güzelliğinde kalmadı.

4 Ekim 2013 Cuma

Metrobüs seyir defteri - 04.10.2013

Metrobüs seyir defteri : yaklasik on dakika yagmur altinda otobus beklerken sekizin ci yada dokuzuncu araca binmek. hatta buna binmek degil resmen girmek denir. Kapi bile acilir ken beddua okuyor doluluktan. Icerisi tam balik istifi cunku herkez islak. Tabi klima nin sucakligi ve islak insanlar buhari beraberinde getiriyor. Durum bu olunca benim gozlukler iptal  hala toplu tasima araclarini tercih eden zihniyete soyluyorum. Yollar dolu eywallah ama otobuslerde de yer yok. Benim anlamadığım bu kadar insan taşına taşına bitmediya la. Sabah böyle akşam böyle. Arada bir bos koltuk bulunca para bulmuş gibi seviniyorum amk

2 Ekim 2013 Çarşamba

Metrobüs seyir defteri - 01.10.2013

Metrobüs seyir defteri : gine bir yagmurlu istanbul sabahi. Islak vucutlarla yapisik gidiyoruz. Tek tesellim ter degil yağmur islakligi :-) gozlugumun cami yağmur damlalari kapli oldugunda ve otobüsün ici sicak olusundan hem sulu hem buharli bir goruse sahibim :-D duzgun gorebilmek icin gözlüğün uzerinden spastik bakisi atiyorum. Herkez tip tip bana bakiyor :-D birde bu islak ve kaygan zeminde yuksek topuklu ayakkabilari hic anlamam. Hem dengede duramiyorlar hem ayaklari kayiyor. Su an bitanesi resmen uc erkegin arasinda geziyo eheheheh. Cok komik yav. Bide ozur diliyo. Halbuki adamlar halinden cok memnun :-D

1 Ekim 2013 Salı

Metrobüs seyir defteri -- 30.09.2103

Metrobüs seyir defteri :
Bir yudum sarabina muhtacim.
Yakilan bedenimle ufak bir meltemine muhtacim.
Her susadigimda tek damla yagmuruna muhtacim.
Gel sevgili ben sana muhtacim.
Yağmurlu bir istanbul sabahi Şaire bagladim. ;-)